COVİD-19 İİK ETKİLERİ

Dünyanın birçok ülkesinde görülen COVID-19 salgını çok sayıda insanı etkisi altına alması ve çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine sebep olması ile Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu virüs 11/3/2020 tarihinde “Pandemi (salgın) ” olarak ilan dilmiştir. Ülkemizde de görülen ve insan sağlığı için önemli bir tehdit oluşturan, bulaşıcılığı yüksek olan bu virüsten doğan salgının önlenmesi amacıyla birtakım tedbirler alma zarureti doğmuştur.


Bu süreç hemen hemen her alanda olduğu gibi hukuki alanda da etkisini göstermiş ve bu kapsamda hukukun birçok alanında tedbirler alınmasına sebep olmuştur. Ancak hiç kimse alınan bu tedbirlerin tam olarak ne anlama geldiğini anlayamamış ve herkesin aklında soru işaretlerinin oluşmasına sebep olmuştur. Yaşanan bu durumun hak kayıplarına yol açmaması adına İcra ve İflas Kanunu uyarınca da tedbirler alınmıştır. Hemen hemen herkesin duyduğu ve kulaktan duyma şekilde bildiği üzere; “Nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri durdurulmuştur.”


Bunun dayanağı ve kapsamı nedir, durma süreleri nelerdir?


İcra ve İflas Kanununun (İİK) “Fevkalade hallerde tatil” başlıklı 330. Maddesinde;


“Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harp halinde Cumhurbaşkanı kararıyla memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

İİK madde 330 hükmüne dayanılarak 22/3/2020 tarih ve 31076 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile;


“COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında; bu kararın yürürlüğe girdiği tarihten 30/4/2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine…” karar verilmiştir.
İİK madde 330 gereğince salgın hastalık halinde Cumhurbaşkanı kararı ile icra takiplerinin durdurulabileceği hükme bağlanmış olup; ülkemizde yaşanan COVİD-19 salgın hastalığı sebebiyle İİK madde 330 hükmüne dayanılarak, 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 22/3/2020 (bu tarih dahil) itibariyle 30/4/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir.


Nafakaya ilişkin her türlü taraf ve takip işlemleri yani reddiyat ve tahsilat işlemlerinin yapılması, haciz koyulması, yakalama şerhleri devam etmekle birlikte yeni takip dahi başlatılabilmektedir. Ancak nafakaya ilişkin icra takipleri dışında söz konusu tarihler aralığında yeni takip başlatılamayacağı gibi başlamış olan tüm takipler durdurulmuş ve bu doğrultuda taraf ve takip işlemlerinin önü kesilmiştir.
Zira nafakaya ilişkin takipler devam etmesine karşın nafaka ile beraber hükmedilen fer’ iler yani tazminat, vekalet ücreti… de kapsam dışıdır ve 30/4/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durmuştur.
Her ne kadar nafaka dışındaki tüm icra ve iflas takipleri durdurulmuş ve bu doğrultuda durma süresi içerisinde taraf ve takip işlemi yapılamıyor ise de işverenlerce İcra Daireleri kanalıyla maaş kesintisi adına gönderilen müzekkerelere cevap verilmesi ve maaş kesintisi yapılması gerekmektedir. Zira söz konusu dosyanın içeriği işverence bilinemeyeceği ve dosya içeriğinin nafaka borcu kapsamına girme ihtimali olması sebebiyle maaş hacizlerine yönelik müzekkerelere işverence cevap verme ve kesinti yapma mecburiyeti doğmaktadır. Söz konusu hususa 2/4/2020 tarihli Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü yazısı da açıklık getirmektedir. Aynı durum 89/1 haciz ihbarnameleri itiraz süreleri için de geçerlilik göstermektedir ve itiraz süreleri işlemeye devam etmektedir.
Nafaka alacakları dışında durma süresi içerisinde taraf ve takip işlemi yapılamamasına karşın bu süreç içerisinde faiz işlemeye devam etmekte olup, durma süreleri geçtikten sonra tüm işlemler kaldığı yerden devam edecektir. Bu şekilde hak kayıplarının da önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
26/3/2020 tarih ve 31080 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun Geçici 1. Maddesi 1.fıkrasının (b) bendinde;
”…Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’ de yayımlanır.”
hükmü ile durma sürelerinin salgı hastalığın devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı kararı ile altı ayı geçmemek üzere bir kez daha uzatılabileceği ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabileceği açıklanmıştır. Zira aynı maddede durma süreleri bitiminde hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla on beş günden az kalmış olan sürelere ilişkin, durma süresinin sona erdiği tarihin ertesi gününden itibaren başlamak üzere yani 1/5/2020 tarihi itibariyle sürelerin on beş gün uzatılması hükmüne bağlanmıştır.
İhtiyati hacizler de durdu peki borçlunun mal kaçırmasını nasıl engelleyebiliriz?
22/3/2020 tarih ve 31076 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 26/3/2020 tarih ve 31080 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun Geçici 1. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmesi de durdurulmuştur. İhtiyati hacizlerin icra ve infaz edilmesinin durdurulmasına karşın yasal olarak bu süreç içerisinde borçlunun mal kaçırmasını engelleyecek, satışların önüne geçecek bir önlem henüz alınmamıştır.
Her ne kadar ihtiyati hacizlere ilişkin süreler durma kapsamında ise de, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’ nda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler işlemeye devam etmektedir. Kanaatimce bu süreç içerinde borçlunun mal kaçırma olasılığının önüne geçebilmek adına ihtiyati tedbir kararı alınıp, ilgili yerlere müzekkere yazılmak suretiyle satışların önüne geçilmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Zira bunun yanı sıra durma sürelerinden sonra tasarrufun iptali yolu ile alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla mevcudu eksiltmek sebebiyle ceza davası açılabilmektedir.
Durma süreci içerisinde dosya borcunu kapatıp, haciz ve yakalama şerhlerini kaldırmak isteyen borçlular yönünden de taraf ve takip işlemleri durdu mu?
Adalet Bakanlığı İcra İşleri Daire Başkanlığı 24/3/2020 tarih ve “2279 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı” konulu görüş yazısının 5. Maddesi uyarınca;
“İcra dairelerine yapılan ödemeler kabul edilerek, dosya kapsamına göre sıra cetveli yapılmasını gerektirmeyen ve borçlu ya da üçüncü kişilerin haklarının ihlal edilmeyeceğinin anlaşıldığı durumlarda paraların alacaklılarına ödenebileceği, dosya borcunun ödenmesi halinde veya alacaklı vekili talebi ile haciz ve yakalama şerhlerinin kaldırılabileceği, dosya kapama işlemlerinin öncelikle yapılabileceği” hususları ifade edilmiştir.
26/3/2020 tarih ve 31080 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun Geçici 1. maddesi 3. fıkrasının (b) bendinde;
”Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,” hükmüne yer verilmiştir.
İlgili Görüş Yazısı 5. maddesi ile Geçici 1. madde uyarınca durma süreleri içerisinde yapılan ödemelerin kabul edileceği ve taraf lehine yapılan dosya kapama, haciz ve yakalama şerhlerini kaldırma gibi işlemlerin de yapılacağı yer almaktadır.
Durma süreleri içerisinde dosyaya giren paraların akıbeti ne olacak?
Alacaklının rızaen ödemiş olduğu paralar, maaş hacizlerinden dosyaya giren paralar ile haciz koyulmuş olan dosya alacağından gelen paralar Adalet Bakanlığı İcra İşleri Daire Başkanlığı 24/3/2020 tarih ve “2279 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı” konulu görüş yazısının 5. Maddesi uyarınca alacaklıya ödenebilmektedir.
Ancak özellikle dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmesi durumunda ilgili dosya alacağına haciz talebi yollayamayan diğer bir alacaklı yönünden hak kayıpları yaşanabilmektedir.
Adalet Bakanlığı İcra İşleri Daire Başkanlığı 24/3/2020 tarih ve “2279 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı” konulu görüş yazısının 5. Maddesi uyarınca;
“İcra dairelerine yapılan ödemeler kabul edilerek, dosya kapsamına göre sıra cetveli yapılmasını gerektirmeyen ve borçlu ya da üçüncü kişilerin haklarının ihlal edilmeyeceğinin anlaşıldığı durumlarda paraların alacaklılarına ödenebileceği…”
yer almış olup; ihtilaf bulunup bulunmadığının ve dosyaya yatan paranın alacaklısına ödenip ödenmeyeceğinin icra müdürlüğünce takdir edilmesi, bu doğrultuda ödeme yapılması veya yapılmaması gerektiği açıklığa kavuşturulmuştur.
Yapılan ödemeye ilişkin işlemin hukuka aykırı veya hadiseye uygun bulunmadığının düşünülmesi halinde borçlu tarafından İcra ve İflas Kanunun 16. maddesi kapsamında söz konusu husus “Şikayet Yoluyla” İcra Mahkemesine taşınabileceği ve bu durumda mahkemelerce verilecek karar gereğince İcra Müdürlüklerince işlem tesis edilmesi gerektiği sonucuna varmak doğru olacaktır.
İcra taahhüdü alınan dosyadaki taksitler ile takibi başlatılan çekler yönünden durum ne olacak?
 Aynı şekilde Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) yapılan değişikler de söz konusudur. Bu kapsamda “…tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri” de kapsam dışında bırakılmıştır. Dolaysıyla İİK uyarınca yaptırımı tazyik hapsine dayanan şikayet süreleri de işlemeye devam etmektedir.
Yaptırımı tazyik hapsine dayanan; icra taahhüdü alınan dosyada taksit ödemeleri durma süresi kapsamı dışında olup, devam etmektedir. Zira söz konusu ödemelere ilişkin borçlunun temerrüde düşmesi ve taahhüdü ihlal suçu oluşması durumunda yaptırımı tazyik hapsine dayanan taahhüdü ihlal sebebiyle şikayette de bulunulabilmektedir. Dolayısıyla taahhüdü ihlal sebebiyle şikayet süreleri de kapsam dışıdır ve süreler işlemeye devam etmektedir.
Aynı şekilde başlatılmış olan takibe yönelik karşılıksız çek keşide etmek sebebiyle şikayet süreleri de kapsam dışı olup, şikayet süreleri işlemeye devam etmektedir.
Satışlar yönünden durum ne olacak?
İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilmesi, bu durumda satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılması ve ilan için ücret alınmayacağı düzenlenmiştir.
Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları da durma süresince devam etmektedir. Ancak kanaatimce bu süreç içerisinde birtakım uyarlamalar yapılacaktır.

Bilgilerinize sunarız…
Saygılarımızla,
Av. Tuğçe ARSEVEN

Akpınar Avukatlık Bürosu © Tüm Hakları Saklıdır.

Send this to a friend